Başından sonuna
kadar hiç sıkılmadan okudum. Ne uzatılmış betimlemelere, ne de soyut kavramlara
yer verilmiş. En başından itibaren hareketli başlayıp, aynı hızda da
canlılığını korumuş.
Evrenin bir
dili olduğunu ve bize bazı işaretler sunduğunu anlatmış. Biraz daha anı
yaşayarak, endişelerden arınarak, yüreğinin sesini dinleyerek çok şeyin
cevabını bulabileceğimizden bahsetmiş. En önemlisi de bu dili, doğarken
hepimizin bildiği, ancak zamanda unuttuğumuz gerçeğine yer vermiş. İşte bu
romanda hepimiz içimizdeki sesi duyup, içerden gelen sesin ve evrenin dilinin manasını
bulacağız.
Her şeyden öte,
felsefi bir yönü olan bu kitabı ikinci kez okudum, ihtiyacım olduğunu
düşündüğüm bir anda ve yeni kazançlar elde etmek için.
Biraz da
kitabın kendi satırları konuşsun:
''Kim olursan
ol, ne yaparsan yap, bütün yüreğinle gerçekten bir şey istediğin zaman, evrenin
ruhunda bu istek oluşur. Bu, senin yeryüzündeki özel görevindir.''
''Gözler ruhun
gücünü gösterirler.''
''Dünya,
Tanrı'nın yalnızca görünen parçasıdır.''
''Bir kere olan
bir daha asla tekrarlanmaz. Ama ve lâkin iki kere olan, mutlaka üçüncü defa da
olacaktır.''
0 yorum:
Yorum Gönder