Annemin cildi
çok pürüzsüz ve güzeldir. Cildinin çok hassas ve kuru olması, bizi birazcık
yordu ve araştırma yapmamızı sağladı. Aşırı kuru olduğu için günde çok kereler
nemlendirici sürmesi gerekiyordu; aksi halde inanılmaz gerilip çatlıyordu.
Zaman zaman pul pul soyulmalara
kadar gidiyordu. Zetinyağını dahi sürdüğünde, yüzünden anında yok olacak kadar
emilim sağlıyordu.
Kuru
ciltlerin ya suya ya da yağa ihtiyacı olduğunu öğrenerek, hem yağ bazlı,
hem de su bazlı kremler denedik. Birçok markanın hassas ve kuru ciltler serisini kullandık ama nafile. Bu kremler
yetersiz geldiği gibi bir de alerjen durumlar söz konusu oluyordu. Doktorun da
önerileri çözüm olamıyordu.
Cildimiz her geçen gün daha da hassaslaşıp,
döküntülü ve kırmızımsı hallere bürününce bu nemlendiricilerden ister istemez
vazgeçmek zorunda kaldık.
Hassas cilde zarar vermeyecek üç tane meyve
tespit ettik: Salatalık, elma, siyah üzüm.
Salatalığı ince dilimleyip, yüzümüze
yerleştiriyoruz. Elmayı kabukları ile beraber rendeleyip suyunu çıkarıyoruz ve
kompres yapıyoruz. Siyah üzümün de suyunu sürerek cildimizde bekletiyoruz. En
az yarım saat bekletiyoruz. Dönüşümlü olarak meyveleri kullanıyoruz. Harika
sonuçlar alıyoruz.
Burada en ince nokta; bu meyvelerin
pazardan, köylülerin yetiştirmiş olduğu tazecik ürünlerden tek tek seçilerek
alınmış olmasıdır.
Annemin cildinin bu kadar kuru hâlden böyle
sakinleşmiş bir cilde dönüşmesi bizi hem çok şaşırttı, hem de çok mutlu etti.
Bu meyvelerin taze olması ve bekletilmeden vitaminlerinin cilde verilmiş olması
çok işe yaradı. Canım annem de artık sadece herkes gibi gün içerisinde bir kere
sürmüş olduğu nemlendiricisiyle yetinebiliyor. Uzun uğraşlar sonucunda alkolsüz ve parabensiz bir nemlendirici artık yeterli geliyor. Hiç krem
sürmediği günler dahi oluyor.
0 yorum:
Yorum Gönder